30 Eylül 2010

Açık Büfe - Beş Çayı Sofrası

Açık Büfe - Beş Çayı Sofrası (25.09.2010)

ARŞİVDEN GÜZELLEMELER :)
Beni, daha doğrusu blogumu, azıcık bile takip edenler, on sekiz kişilik çekirdek ailemizi de artık biliyorlar :)
Çekirdek ailemiz ile en son bizim evde; Akşam Yemeği Sofrası'nda ve Çay Sofrası'nda bir araya gelmiştik.
Yaz geldi mi, herkes bir yerlere dağılır bizde de, eşimin ailesi Kilis’e, bizimkilerde Erdek’e kaçıverirler.
Bende herkes dağılmadan; son bir kez Mayıs’ta ve herkes geri döndüğünde Eylül ayında bizde toplanmayı adet haline getirdim.
Bir nevi yaza merhaba ve yaza veda partileri gibi :)
Bu cümleden senede sadece iki kez toplandığımız sonucu çıkmasın sakın, kışın bol bol görüşüyoruz :)
Aile kalabalık olunca her toplanmamızda illaki kutlamak için bir nedende oluyor, ya bir doğum günü, ya bir terfi ya da bir mezuniyet…
Bu seferki kutlamamız; çiçeği burnunda damadımızın doğum günü idi.
Kendisinin bile unuttuğu doğum gününü tüm ailenin hatırladığını görünce, yüzündeki mutluluk gerçekten çok şekerdi :)
Kalabalık davetlerde açık büfe şeklinde servis yapmayı çok sever oldum son zamanlarda.
Hem herkes istediği çeşitten istediği kadar alıyor hem de ev sahibi sürekli ayakta olmak zorunda kalmıyor :)
Soframızdaki çeşitlerin nerdeyse tamamı arşivimden, değişik tarifler yok ne yazık ki :( ama yakınlarda çay sofrası hazırlayacaklar için menü örneği oluşturabilir.

Açık Büfe - Beş Çayı Sofrası (25.09.2010)

Çay soframızda neler vardı?

Açık Büfe - Beş Çayı Sofrası (25.09.2010)

Sofrada kullanılan; yemek takımı; Karaca....
Sürahiler ve tüm servis tabakları; Paşabahçe....
Dikdörtgen servis tabağı ve boncuklu servis tabağı; Yağmur Züccaciye...
Çatal-kaşık takımı; Jumbo (2000 modeli)....
Masa örtüsü; Alaçatı Pazarı...

Baharatlı Krem Peynirli Kanepe

Baharatlı Krem Peynirli Kanepe

ÇİÇEK DEMETİ GİBİ...
Şık görünümlü, yapımı azıcık el oyalayıcı ama sunumu çok keyifli bu kanepelerin…
Çiçek buketine benzeyen görünümleri ile sofranızı süslüyorlar.
İster kahvaltı sofralarınızda, ister çay sofralarınızda, davetlerinizde, çocuk doğum günlerinde…
Her organizasyon için uygun. :)
Ben taban olarak; Eti Tadında marka bisküvi kullandım, peynirli olan çeşidinden.
Anneme göre pastanede satılan minik sandviçler ile de çok güzel olurmuş bu sunum.
Baharatlı krem peynir ve domates daha çok yakışır, minik sandviçlere ya da dilimlenmiş baget ekmek dilimlerine dedi :) Aklınızda olsun.
Peynir olarak labne peyniri de kullanabilirsiniz, ben biraz yoğun, deyim yerinde ise ağza bulaşan lezzetleri sevdiğim için sade krem peynir kullandım. Kıvamını da birazcık mayonez ekleyerek incelttim.
Baharat olarak Zehra’cığımın Almanya’dan getirdiği karışık baharatı kullandım, bu tarz karışık baharatınız yok ise; göz kararı kekik, fesleğen, ezilmiş sarımsak, pul biber gibi baharatlar ile kendi karışımınızı yapabilirsiniz.
Çekirdeği çıkarılmış ikiye bölünmüş siyah zeytin ile de süslenebilir, hazır satılan dilimlenmiş siyah ya da yeşil zeytin ile de…
Her zamanki gibi yaratıcılığınız hayal gücünüz ile sınırlı :)

Malzemeler (ortalama 50 kanepe için)
  • Yuvarlak Tuzlu Bisküvi
  • 2 Yemek Kaşığı (tepeleme) krem peynir
  • 1 Yemek Kaşığı Mayonez
  • 1 Tatlı Kaşığı Baharat Karışımı
  • Domates ve Maydanoz (süslemek için)

Yapılışı

  • Peynir, mayonez ve baharatı iyice karıştırın.
  • Bisküvilerin üzerine sürün ve domates, maydanoz ile süsleyerek servis yapın.

Not;

  • Peynirli karışım bisküvileri yumuşattığı için, kanepeleri servisten hemen önce hazırlayın.
  • Ertesi güne kalmış kanepeleriniz var ise; fırının ızgara seçeneğinde peynirler eriyinceye kadar ısıtın. Hem bisküviler tekrar kıtırlaşıyor hem de kahvaltıya minik pizzalarınız oluyor :)

28 Eylül 2010

Reşadiye'de Hafta Sonu - Eylül 2010

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (7)

2010'un SON YAZ KEYİFLERİ...
İstanbul’da, artık yazın son günlerini yaşıyoruz, hatta sonbaharı da iyiden iyiye hissetmeye başladık.
Evimizde teras keyfi bu yıl için, hemen hemen sona erdi, akşamları üşünüyor çünkü.
Her yıl, havalar ısınmaya başladı mı biz Gökay’a ufaktan yerleşmeye başlarız, fırsat buldukça hafta sonlarını orada geçiririz :)
Havalar tekrar soğumaya başladığında ise bizim evin sezonu açılır, film geceleri, dizi geceleri yaparız, patlamış mısır eşliğinde.
Geçenlerde Gökay; “havalar soğuyor, kışlık mekana geçmeden -yani bizim evi kastediyor :)- gelinde son bir kez keyif yapalım” dedi…
Bu yıl leyleği havada görüp, sık sık tatile çıkınca Reşadiye’yi epey ihmal etmiştik, hemen kabul ettik tabi bu daveti :)
Gökay’dan ve mini çiftliğindeki :) yaşantısından zaman zaman söz ediyorum size, dikkatli okuyucular hemen hatırlayacaklardır.
Her gittiğimizde beyler bahçe ile uğraşırken, biz hanımlar mutfak kısmı ile ilgileniyoruz. Özellikle ben, bahçeden topladığım sebzeler ile mezeler ve salatalar yapmaya, akşamüstü çayın yanına bir şeyler hazırlamaya bayılıyorum!
O hafta sonu topladığım cevizler ile acıbadem kurabiyesi yaptım mesela, dehşet bir şey oldu.
Geçtiğimiz hafta sonu ise; kurabiyeyi kayınvalidemin verdiği fındıklar ile denedim o da muhteşem.
Badem dışında her şey ile denemiş oldum yani kurabiyeyi :)
En kısa zamanda ölçüleri oturtup sizinle paylaşmak niyetim.

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (1)

Reşadiye; insanı acıktırır :)
Akşamüstü çay keyfi yaparken, Makarnalı Börek ve kurabiyeleri bitiren, sanki biz değilmişiz gibi akşamda çeşit çeşit mezeler yapar, hepsini de bir güzel yeriz afiyetle :)

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (5)

Bu salatada mesela; soğan ve zeytinyağı hariç her şey bahçeden… Limon dahil :)
Sahi Gökay; neden soğan yok, olmuyor ama :)

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (4)

Yoğurtlu Patlıcan Salatası… Sadece yoğurt ve sarımsak marketten :)

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (2)

Taze Fasulye Kızartması… Fasulyelerinde bahçeden olduğunu söylememe gerek yok sanırım :)

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (3)

Bahçede taze soğan olmadığı için, maydanoz sapları ile bağladım, Közlenmiş Kırmızı Biber Sarması’nı…
Biraz zorlandım ama bağlamayı başardım, aklınızda olsun maydanoz sapları, kaynar suda bekleyince bile çok fazla yumuşamıyor :)

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (9)

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (11)

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (12)

Her şey organik, her şey çok sevimli…
Başınızı hangi yana çevirseniz, bir fotoğraf objesi burada…

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (8)

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (10)

Ortancaların her biri neredeyse 25 cm. çapında, mavi ve leylak renklerinde…
Muhteşem görünüyorlar.

Reşadiye Hafta Sonu-18-19 Eylül 2010 (6)

Fotoğrafları tam boyutu ile görmek isterseniz; EN GÜZEL ANI'ya tıklayabilirsiniz...

23 Eylül 2010

Büyük Ada - 18.09.2010

IMG_6195a-1

GÖZÜMÜZÜN NURU ADALAR; BÜYÜK ADA...
Büyük Ada’da dolaşmanın şimdi tam mevsimi, tam zamanı…
Ne sizi bunaltan ve bir an önce gölgelere kaçmanıza yol açan kızgın güneş var ne de üşüten ve gezinizi yarıda bırakmanıza neden olacak bir serinlik.
Lokum gibi lokum :)
İster bisiklete binin, ister yürüyüş yapın, meraklıysanız bol bol fotoğraf çekin.
Her yer, her detay ayrı bir obje burada.
Büyük Ada’nın; insana huzur veren sokaklarında, baktığınızda; “burada yaşayan ölmez herhalde” :) dedirten ya da o güne kadar bir satır bile karalamamış birini şair edebilecek güzellikte şahane evler var…
Sokaklarda keyfi kaçıran tek şey, faytonların daha doğrusu atların malum ürünlerinin kokusu :)
Onu da gülü seven dikenine katlanır diye sineye çekeceğiz :)
Kısacık bir sürede ulaşılan, İstanbul’dan kilometrelerce uzaktaymışsınız hissi yaşatan, mis gibi havası, bozulmayan dokusu, kendine has güzellikleri olan; Adalarımız, biz İstanbullular için gerçekten bulunmaz bir nimet…
Yüzlerce fotoğraf içinden seçebildiğim altmış iki fotoğrafı Flickr albümüme ekledim.
Aşağıda slayt gösterisi şeklinde izleyebilir ya da EN GÜZEL ANI’da büyük hallerini görebilirsiniz.

1.Bölüm; Ada’nın Şahane Evleri
2.Bölüm; Detaylar
3.Bölüm; Deniz Keyfi
4.Bölüm; Bisiklet ve Fayton Keyfi
5.Bölüm; Son Detaylar

Keyifli Seyirler Dilerim :)


17 Eylül 2010

Taze Fasulye Kızartması

Taze Fasulye Kızartması

KIZARTMA; NEDEN BU KADAR CAZİBELİSİN :(
Evet, bu haftanın sloganı ne idi?
Basit, pratik tarifler…
Fasulye kızartması da haftanın kapanışı için gayet ideal oluyor bu durumda.
Fasulye kızartmasını yaz boyunca pek çok kez yaptım, hatta Bir Yaz Akşamı Sofrası’nın çeşitleri arasında da yer alıyordu.
Ama nedense yayınlamaya pek elim gitmedi, her zamanki; “çok basit, gerek yok” takıntım yüzünden.
Ama aynı nedenler ile aylardır yayınlamadığım Pudingli Kek’in gördüğü inanılmaz ilgi üzerine artık yorumlarımı kendime saklamaya karar verdim.
Ben yayınlarım, basit mi? değil mi? siz karar verirsiniz artık :)
Tarif; son zamanlarda iyice medyatik olan Yaso’mdan.
Leziz dergisi için hazırladığı menüde yer alıyordu. İlk başlarda; “çiğden fasulye nasıl kızarır ki?” “acaba, öncesinde biraz haşlasam mı?” gibi çekinceler yaşadıysam da, denediğimde, tıpkı diğer sebzeler gibi, gayet güzel, çıtır çıtır kızardığını gördüm.
Taze fasulye henüz raflara veda etmeden, onu bir kez de böyle uğurlayın derim :)
Bu kolay mı kolay tarifin tek püf noktası; içlerinde fasulye taneleri oluşmamış, mümkün olduğunca taze, ince ve kılçıksız fasulyeden yapılıyor olması.
Biz bayramda Ağva’da ki bir seradan aldık ve fasulyeler tamda anlattığım gibiydi, üstelik hormonsuz, ilaçsız, tablo gibi.
Aynı seradan aldığım; patlıcanları közleyip, domatesleri rendeleyip, sarı, kırmızı, yeşil biberleri de minik minik doğrayarak, buzluğa stokladım bile.
Bu kış, bizim evde mis gibi Menemen, bol bol Patlıcan Salatası var anlayacağınız :)

Malzemeler
  • Taze Fasulye (istediğiniz miktarda)
  • Sıvı Yağ (kızartmak için)
  • Sarımsaklı Yoğurt

Yapılışı

  • Fasulyeleri yıkayıp, çok iyi kurulayın.
  • Uç kısımlarını ve (gerekirse) kenar kılçıklarını keserek temizleyin.
  • Kızgın sıvı yağda, sürekli başında durarak :) yakmadan kızartın.
  • Bir kağıt havlu üzerine alıp, fazla yağını süzdürün.
  • Sarımsaklı yoğurt ile ılık olarak servis yapın.

16 Eylül 2010

Pudingli Kek

Pudingli Kek

PRATİK, LEZZETLİ, ÇOK AMAÇLI :)
Madem bu haftayı; Çeşnili Zeytinyağ gibi basit, pratik tarifler ve Makarnalı Börek gibi, daha önce yayınlanan tariflerin yeniden düzenlenmesi şeklinde geçiriyoruz :) o zaman pudingli keki yayınlamanın tam zamanıdır.
Evde krema pişirmeyi öğrendiğim günden beri, her türlü muhallebi, puding türevlerini kendim yapıyorum ama yinede her market alışverişinde, sepetimizde bir dünya kakaolu puding oluyor, sebebi ise işte bu kek…
Ofiste akşamüstü atıştırmalığı olarak; masanın üzerinde bu kek, nereye misafirliğe gitsek elimizde yine bu kek…
Hazır satılan kekler, browniler kıvamında yumuşacık, mis gibi çikolata kokulu.
Daha önceki denememde; dergideki tarife sadık kalmış ama biraz kuru ve tatsız bulmuştum açıkçası. Bunu da yazıda belirtmiştim. Sonraki denemelerde değiştire değiştire, yağı ve şekeri bir bardak ölçüsüne sabitledim.
Temel malzemeleri aynı bırakarak, içine fındık, fıstık, badem, ceviz ve kuru meyveler, hatta tarçın ekleyebilirsiniz.
Yuvarlak kalıpta pişirip, ortadan ikiye ayırıp arasına krem şanti, parça çikolatalar ve vişne koyarak kara orman pastası bile yapabilirsiniz.
Muffin şeklinde pişirebilir, içine krema doldurarak cupcake şeklinde de servis edebilirsiniz.
Şeker hamuru ile süslemeyede çok uygun, kendinden, çok nemli bir yapısı olduğu için, üzerine ayrıca bir şey sürmenize gerek kalmıyor, şeker hamuru direk yapışıyor :)
Tam bir Hünerli Bayanlar klasiği; basit, pratik ve çok amaçlı :)

Malzemeler
  • 4 Adet (orta boy) Yumurta
  • 1 Su Bardağı (200 gr.) Toz Şeker
  • 1 Su Bardağı (200 ml.) Süt ya da Yoğurt (her iki şekilde de güzel oluyor)
  • 1 Su Bardağı (200 ml.) Sıvı Yağ (tercihen Fındık Yağı)
  • 2 Su Bardağı (250 gr.) Un
  • 1 Paket Kakaolu Puding
  • 1 Paket Kabartma Tozu

Yapılışı

  • Oda sıcaklığındaki yumurtaları, şekerle, şeker tamamen eriyip, karışım mayonez kıvamına gelinceye kadar çırpın.
  • Süt (ya da yoğurdu) ekleyin, biraz daha çırpın.
  • Sıvı yağı ekleyin, biraz daha çırpın.
  • Ayrı bir kaba, un, kabartma tozu ve pudingi birlikte eleyin.
  • Unlu karışımı, sıvı karışıma ekleyin ve çok az daha çırpın.
  • 25x25 cm. civarında kare bir borcamın, tabanına yağlı kağıt serin. Karışımı boşaltın.
  • Önceden ısınmış, 180 derece fırında, 40-45 dk. batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar pişirin.

Pudingli Kek

Puding olarak; sadece kakaolu değil, muzlu, çilekli, hindistancevizli yani tüm çeşitler ile yapabilirsiniz. Hepsi de çok nefis oluyor.
Marka olarak ise; Dr.Oetker’in bitter çikolata parçalı kakaolu puding’ini kullanmanızı özellikle öneririm.
Dr.Oetker’in her ürününü çok beğeniyorum, daha öncede sayısız kez söz ettim, puding konusunda ise aşmış durumdalar :)
İnternette okuduğum bir cümleye aynen katılıyorum; “Dr.Oetker artık profesör olsun!” :))

Pudingli Kek

Keki; tarifteki gibi Borcam’da yaparsanız fotoğraftaki gibi iri 16 dilim,
Klasik dilimli kek kalıbında yaparsanız; 20 dilim,
Muffin kalıbında pişirirseniz 12-14 adet civarında oluyor.

Pudingli Kek

14 Eylül 2010

Baklava Yufkası ile Makarnalı Börek

Baklava Yufkası ile Makarnalı Börek

MAKARNALI BÖREK TARİFİ YENİLENDİ :)
Makarnalı börek; içim dışım makarnalı börek.
Artık gözüm kapalı yapıyorum inanın, ölçü mölçü yok :)
Haftada en az üç kere… Evdeki patates kızartması krallığını devirip, tahta oturdu çoktan :)
Ben bu durumdan şikayetçi miyim? Hayır, tabiî ki, her ne kadar actifry ile de olsa eşimin sürekli patates kızartması yemesi üzüyordu beni, bu börek sayesinde; makarna, peynir, süt yemesi daha hoşuma gidiyor.
Arkadaşlarımız bile; “Müge, gelsek de bize bir makarnalı börek yapsan” deyip duruyorlar.
Hatta geçenlerde yaşadığım ve beni hala güldüren bir anıyı anlatayım size.
Diş hekimi olan, bir arkadaşımızın yanına, hem sohbet hem de devam eden diş tedavim için gittik geçenlerde.
Ben içeri girer girmez, oradaki herkese -hastalara, çalışanlara- anlatmaya başladı; “Müge bir börek yapıyor, inanamazsınız, ben böyle bir şey yemedim” ben de en utanmış halimle; “ya yok, uyduruk bir şey” deyip duruyorum.
Bu sırada çalışanlardan, gerçek bir Anadolu kadını olduğu her halinden belli olan bir hanım, meraklı gözler ile soruyu patlattı; “nasıl bir börekmiş bu?”
Ben de; “makarna ile yapıyorum, yalancı su böreği işte” dedim.
O an kadının bana attığı bakışı, o saniyelik bakışı görmenizi isterdim.
Aynen şöyle idi; “biz elimizde yufka açar, kırk kat baklava yaparız, hamur açar, mantı yaparız, gerçek su böreği yaparız da, bir eline sağlık der geçilir, bu şehirli hatunlar bir makarna haşlar, gördükleri iltifata bak, ne de güzel tanıtıyorlar, kendilerini”…
Haklımıydı peki? Bence sonuna kadar…
Bu yüzden, birçok kişiye göre, yayınlamama bile gerek olmayan basitlikteki bu tarifi, lafı fazla uzatmadan vermek istiyorum.

Önceki makarnalı börek tarifine göre malzemeler çok daha az, yapımı çok daha kolay.
Zaten bir kez yaptıktan sonra, sizinde kendi ölçüleriniz oluşacak eminim :)
Bütün yaptığımda, keserken dağıldığı için, uzun zamandır porsiyonluk yapıyorum, servisi çok kolay ve şık oluyor.
Ya da fotoğraftaki gibi minik teflon tavada iki kişilikte yapabilirsiniz.

Malzemeler (3 Adet 18 cm. çapında börek için)

  • 9 Adet Baklava Yufkası
  • 1/2 (yarım) Paket Kelebek Makarna
  • 1 Su Bardağı (ezilmiş) Beyaz Peynir
  • 1/2 (yarım) Su Bardağı Süt
  • 2 Yemek Kaşığı Tereyağ
  • 8-10 Dal Maydanoz

Yapılışı

  • Makarnayı; bol tuzlu suda 10-12 dk. haşlayın, süzün.
  • Makarna sıcakken, peynir, tereyağ, süt ve kıyılmış maydanozu ekleyin ve iyice karıştırın. Ilınması için biraz bekletin.
  • Küçük bir teflon tavayı çok hafifçe sıvıyağ ile yağlayın.
  • 3 Adet baklava yufkasını, üst üste tavanın içine koyun. (aralarına bir şey sürmeyin)
  • Makarnalı harcın üçte birini, yufkanın içine koyun ve kenarlardan taşan yufkaları içeri doğru katlayarak, kapatın.
  • Bir kasede biraz sıvıyağ, biraz suyu karıştırın ve böreğin üstüne sürün.
  • Kısık ateşte, alt üst ederek böreğin her iki tarafınıda pişirin.
  • Diğer yufkalara da, kalan harç ile aynı işlemi uygulayın.

Baklava Yufkası ile Makarnalı Börek

Böreği birkaç kez küçük borcam kapağında da denedim. Ama her ne kadar kabı yağlasanız da, yufkalar çok ince olduğu için, yapışıyor ve servis sırasında dağılıyor.
Nar gibi kızarmış, çıtır çıtır bir su böreği yemek istiyorsanız, ocakta ve teflon tavada yapılanı ideal…

Baklava Yufkası ile Makarnalı Börek

Böreği fırında yapacaksanız;

Malzemeler (12 adet börek için)

  • 12 Adet Baklava Yufkası
  • (Yukarıda malzemeleri verilen) Makarnalı Harç

Yapılışı

  • 3 adet baklava yufkasını üst üste koyun. (aralarına herhangi bir şey sürmeyin)
  • Uzunlamasına keserek üç parçaya ayırın. (Yufkalar dikdörtgen ise, uzun tarafı üste gelecek ve siz yukarıdan aşağıya doğru keseceksiniz)
  • Her bir parçanın ucuna; 2-3 yemek kaşığı kadar makarnalı harç koyun ve kenarlarından birer cm. içeri kıvırarak, ileriye doğru katlayın.
  • Yağlanmış tepsiye dizin.
  • Bir kase de biraz sıvıyağ, biraz suyu karıştırın ve bir fırça ile üzerlerine sürün.
  • Arzu ederseniz susam serpin.
  • Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, altı üstü kızarıncaya kadar pişirin.

13 Eylül 2010

Çeşnili Zeytinyağ

Çeşnili Zeytinyağ

SAĞLIK DEPOSU BİR ATIŞTIRMALIK...
Ramazan ayında çok sevgili, değerli; Nane Limon – Münevver ablacığıma iftara davetli idik, blog dostları olarak.
Can paşa’nın Baby Shower’i ile başlayan, ilk başlarda -grupta ardı arkası kesilmeyen hamilelikler nedeni ile- hoş gelesin bebek, hoş geldin bebek partileri :) devam eden buluşmalarımız artık bir sistematiğe oturdu…
Sadece bebekler için değil, düzenli bahaneler yaratıp, buluşuyoruz artık.
Bir önceki buluşmamız; “Yaso’cuğumun atölyesi hayırlı olsun” temalı idi :)
Daha önceki; “Fadime’nin yeni evi hayırlı olsun”
Daha daha önceki “hoş geldin Bibi” :)
Liste böyle uzar gider…
Ekim ayında sıra bende mesela, şimdiden heyecanı sardı :)
Ramazan ayında Münevver annemiz ağırladı bizi; “bahaneye gerek yok, ben yapacağım, siz yiyeceksiniz, o kadar” dedi, bizde deyim yerinde ise koştura koştura gittik.
Hem onun tatlı yüzü için hem de sayısız kez elinden tattığımız lezzetlere yenilerini eklemek, damaklarımızı zevkten sarhoş etmek için.
Öyle de oldu, hangisine iltifat edeceğimizi şaşırdığımız, muhteşem lezzetlerle dolu bir gece yaşadık.
Çeşnili zeytinyağ bu lezzetlerden sadece biri idi, kendisini usulca önüme çekip, bandırmak sureti ile :) kaç dilim pide yedim, şu anda hatırlamıyorum, çok zaman geçti ondan sanırsam :)
İçindekileri öğrendiğim günden beride yapıp duruyorum, bir sonraki güne kalsa lezzeti çok daha iyi oturacak biliyorum ama henüz kısmet olmadı :)
Siz dayanabilirseniz, bir iki gün bekletip servis edin olur mu? :)
İster yemek davetleri sofranızda aperatif olarak, isterseniz kahvaltı sofralarında, seçim sizin.
Belli bir ölçüsü de yok aslında, ben fotoğraftaki gibi iki tabak oluşturacak şekilde, yaklaşık yazdım ölçüleri, bu kısım ile oynamak da size kalmış…

Malzemeler
  • 1/2 (yarım) Su Bardağı (100 ml.) Sızma Zeytinyağ (Yasemin'lerin özel üretimi)
  • 4-5 Adet Kurutulmuş Domates
  • 5-6 Adet (yarım) Ceviz
  • 5-6 Adet Yeşil Zeytin
  • 2 Diş Sarımsak
  • 1 Çay Kaşığı Kuru Biberiye

Yapılışı

  • Kurutulmuş domatesleri 10 dk. sıcak suda bekletin. Süzüp, minik minik doğrayın.
  • Yeşil zeytinleride çekirdeklerini çıkarıp, minik minik doğrayn.
  • Cevizleri elinizle irice kırın.
  • Sarımsakları ezin.
  • Biberiyeleride kırarak, ufalayın.
  • Tüm malzemeleri zeytinyağı ile karıştırın ve ağzı kapalı olarak en az bir gece bekletin.

Çeşnili Zeytinyağ

08 Eylül 2010

Ülkü'nün Kahvaltı Sofrası (2)

Ülkü'nün Kahvaltı Sofrası (2)

BAYRAM KAHVALTISI…
Tahmin edeceğiniz üzere bu kahvaltı sofrası Ramazan’dan önce kuruldu. Sadece birkaç gün önce ama…
Ülkü’cüğüme akşam yemeği için gittiğimizde muhabbet o kadar tatlı geldi ki, bunu tüm hafta sonuna yaymaya karar verdik :)
Kalmaya karar vermemizde; Ülkü ve Aytaç’ın birkaç gün önce Karadeniz turundan dönmüş olmaları, gelirken yanlarında; misler gibi Vakfıkebir tereyağı, Kolot peyniri, mısır unu gibi lezzetler getirmiş olmaları ve bunları kahvaltıda yiyecek olmamız etken miydi?
Yoo, hayır kesinlikle… Aklımıza bile gelmedi :)
Bu kahvaltı sofrasını ben kurdum, hem de küçük bir kız çocuğunun bebekleriyle oynarken aldığı keyfi alarak… Nedenine gelince;
Biliyorsunuz, güzel sofralar kurmayı çok seviyorum ama bir süre sonra evinizdeki malzemeler haliyle gözünüzde eskimeye başlıyor, ufak tefek detaylar ile farklılaştırmaya çalışsam da, sonuçta kendimi tekrar ediyorum bir süre sonra.
Zaman zaman; “aynı tabakları görmekten sıkıldık, değişiklik yapsanız” şeklinde yorumlar bile alıyorum :)
Ama takdir edersiniz ki, bu bir bütçe meselesi, kağıt tabak, plastik bardak değil ki bu, her sofrada değişik değişik alıp kullanayım :)
İşte Ülkü’nün evinde sofra kurarken, bu farklılık keyfini yaşadım, kendisinden aldığım izin ile daldım dolapların içine :)
Yeni gelin çeyizi bu dile kolay, seçerken zorlanıyorsunuz bile.
Masa örtülerini, peçeteleri, çay bardaklarını, minik objeleri kısacası her şeyi dolapları, çekmeceleri karıştıra karıştıra buldum, çok ama çok eğlendim :)
Üzerine Ülkü ve Aytaç’ın birlikte hazırladıkları nefis kahvaltılık lezzetler de eklenince, yemelik değil seyirlik bir sofra çıktı ortaya…
Haksız mıyım? :)

Ülkü'nün Kahvaltı Sofrası (2)

Soframızda klasik kahvaltı çeşitlerinin yanı sıra, Mıhlama (Kuymak), üç peynirli sigara böreği ve benim yaptığım kakaolu pudingli kek de vardı…

Ülkü'nün Kahvaltı Sofrası (2)

Ve masanın assolisti :)
Malzemelerinin tamamı orijinal yöresinden gelen, lezzeti ile aklımızı başımızdan alan Mıhlama…
Yerken çok keyifli idi ama şu anda bu fotoğrafa oruçlu iken bakmak ve bu yazıyı yazmak o kadar keyifli değil :)
Yarın bayram kahvaltısında mutlaka olmalı bu lezzet diyorum…
Ülkü müsaitseniz… Yarın? :)

Ülkü'nün Kahvaltı Sofrası (2)

İYİ BAYRAMLAR…
Bir mübarek ayın daha sonuna geldik.
Allah hayırlısı ile sevdiklerimizle birlikte, sağlıklı, huzurlu nice Ramazanlar yaşamayı nasip eder inşallah.
Bu Ramazan biraz tembeldim kabul ediyorum, misafir ağırlamak yerine, kendim misafir oldum daha çok :)
Seneye, ömrümüz olursa telafi etmeyi düşünüyorum.
Bayramı; -her zaman olduğu gibi- ziyaretler ile geçireceğimiz için bilgisayarın başına hiç geçmeyeceğim…
Tüm okuyucularımın, sevdiklerimin, blog komşularımın; Ramazan bayramını en içten duygularımla kutluyor, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum.
Sevdiklerinizle, ailenizle, mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir bayram geçirmeniz dileğimle…

Sevgiler…

07 Eylül 2010

Okşan'ın İftar Sofrası

Okşan'ın Sofrası 2010

“GÖRÜŞELİM EN KISA ZAMANDA” EKİBİ…
Sizlere daha önce bu yazıda, hikayemizi anlatmıştım. Bu hatunların bendeki yerinin ne kadar özel, ne kadar büyük olduğunu…
Genellikle her iş yerinde yaşanan kıskançlıkların, çekememezliklerin, bizim aramızda hiçbir zaman olmadığını, çoğumuzun bekar olduğu o günlerde birbirimizin omzunda sayısız kez ağladığımızı, anlatmıştım...
“Aaa neden ağladınız ki?” diye sormayın canım, anladınız işte :)
Bir süre çeşitli nedenlerle sadece telefonlar ile sürdürdüğümüz ama tam anlamıyla hiçbir zaman kopmayan ilişkimiz, Ocak ayından beri kesintisiz sürmekte.
İlk toplantı bizde oldu, sonraki Zeynep’te, sonraki Ülkü’de ve sonuncusu Okşan’da…
Buluşmaları sadece evli olanlarda yapma kararımızdan dolayı; Ekim buluşması ile sıra tekrar bize gelecek.
Okşan; Eylül buluşması Ramazan ayına denk gelince, muhteşem bir iftar sofrası ile ağırladı bizi.
Ama ne sofra, hem gözümüzün hem midelerimizin bayram ettiği muhteşem lezzetler ile dolu dolu…
Benim patates haşlamaktan bihaber olduğum, “aldığı kadar un, ne demek?” şeklinde sorular sorduğum günlerde, gıda mühendisi olan Okşan ve Ülkü’nün beni bıkmadan aydınlattığını söylersem :) ve benim kat ettiğim yolu, onların var olan bilgilerinin üstüne eklerseniz, sanırım epey fikir sahibi olursunuz :)
Okşan’ın sofrası sayesinde, bloguma hem güzel bir iftar menüsü, hem nefis bir kuskus salatası tarifi hem de Fikrim Geldi! ye şahane fikirler eklendi, daha ne isterim :)

Okşan'ın İftar Sofrası;
  • Köfteli Düğün Çorbası
  • Maklube
  • Fırında Kaşarlı Mantar
  • Paçanga Böreği
  • Mercimekli Kuskus Salatası
  • Patlıcanlı Fırın Makarna Rulosu
  • Peynirli ve Çikolatalı Krep Ruloları
  • İftariyelikler (Salam+Çeçil, Cevizli Hurma, Zeytin, Lokum, Kuru Yemiş)
  • Havuçlu Toplar
  • Reyhanlı Yeşil Salata
  • Mısır Ekmeği (Benden)
  • Haydari (Benden)
  • Kremalı Etimek Tatlısı ve Dondurma

Cevizli Hurma

Okşan bana; “hurmaların içine ceviz koyma işi senin Müge” dediğinde, şöyle bir gerinip; “blogdanmı gördün?” dedim. Aldığım; “ne blogu şekerim, ben beş senedir yapıyorum bunu” yanıtı ile olduğum yere yıkıldım! :)

Havuçlu Toplar

Havuçlu topları yani yalancı cezeryeyi, ben hep çay saati lezzeti olarak düşünmüştüm bu güne kadar ama sofrada kapış kapış gittiğini görünce, iftariyelik fikirlerim arasına girdi hemen.

Krep Ruloları

Bazıları krem peynirli, bazıları da çikolata kremalı bu tek lokmalık kreplerde, sofrada çok ilgi gördü.

Salam-Çeçil

Okşan; “sen oyuncaklı şeyleri seversin” deyip, salam ve çeçil peynirlerini koydu önüme. Bende uydurdum, yaptım bi şekil :)

Haydari Dip

Masaya küçük bir katkı olsun diye yaptığım; Haydari’yi cipsler ile Dip şeklinde servis ettik.

Salata

“Aslında iftarda salata pek yenmiyor”, “bu kadar çeşit var, salataya gerek yoktu ama” sözleri ile sofraya gelen ve sonu için masada kavga çıkan muhteşem salata! Özellikle; içindeki reyhan, resmen parfümü ile mest etti bizi.

Kuskus Salatası

MERCİMEKLİ KUSKUS SALATASI
Bu salataya bayıldık! “Malzemelerini tamamen uydurdum” dedi Okşan. Ben yinede hepsini not aldım. Ölçü de vermedi ama ben kendi göz kararım ile ölçtüğüm şekli ile yazacağım. Sizler istediğiniz gibi değişiklik yapabilirsiniz.

Malzemeler

  • 1/2 (yarım) Paket Kuskus
  • 1/2 (yarım) Su Bardağı Yeşil Mercimek
  • 2 Adet Kırmızı Biber
  • 3-4 Yemek Kaşığı Konserve Mısır
  • 8-10 Dal Dereotu
  • 10-12 Adet Minik Salatalık Turşusu
  • 3-4 Yemek Kaşığı Hardallı Mayonez
  • 1 Diş Sarımsak

Yapılışı

  • Kuskusu haşlayıp, süzün.
  • Mercimeği de haşlayıp, süzün.
  • Kırmızı biberleri közleyin ve ince ince doğrayın.
  • Sarımsağı ezin ve dereotunu ince ince kıyın.
  • Turşularıda minik minik doğrayın.
  • Tüm malzemeleri karıştırın. Çok fazla bekletmeden servis yapın.

Patlıcanlı Fırın Makarna Rulosu

PATLICANLI FIRIN MAKARNA RULOSU
Hem lezzeti hem sunumu ile bayıldığım bir lezzet… Tam bir yaz yemeği.

Yapılışı

  • Fırın makarna haşlanır. Domates sosunun büyük bir kısmı ile karıştırılır.
  • 3-4 adet makarna ikiye katlanarak, kızarmış patlıcan ile rulo yapılır.
  • Üzerine kalan domates sosu gezdirilir.

Okşan; fotoğrafları görünce; “keşke, domates sosunu patlıcanın iki yanına koysaymışım, rulo olduğu daha belirgin olurdu” dedi… Aklınızda bulunsun :)

Paçanga Böreği

Fırında Paçanga Böreği…

Mısır Ekmeği

Oruçlu iken olur olmaz her şeyi canı çeker ya insanın, benimde inanılmaz şekilde Mısır Ekmeği çekti. “Kimse yemezse ben yerim” dedim, yaptım, götürdüm. Neredeyse bir tane bile kalmayıp, gizlice peçetelere paket yapıldığını görünce pek keyiflendim :)

Fırında Kaşarlı Mantar

Ülkü’cüğümün hamarat ellerinden çıkan; Fırında Kaşarlı Mantar… Nefisti…

Maklube

MAKLUBE…
Ve sofraya tam bir assolist edası gelip kurulan; Maklube…
Görüntüsü de tadı da şahaneydi…
Pek çok defa internette rastlamış ama açıkçası yapmaya cesaret edememiştim bu yemeği. Tadı gerçekten enfes, başlı başına bir öğün her şeyi ile.
Normalde etlerin üzerinde ince bir patates tabakası varmış ama patatesler tencereden ayrılmak istememiş :) Bu yüzden; “mutlaka teflon tencerede yapın bu yemeği” dedi Okşan…

Biz :)

Kapanışı da, baktıkça içimi ısıtan bu fotoğrafla yapmak istedim :)
Ülkü hariç, hiç birimizin haberi olmadan çekilen bu kare, birlikte ne kadar mutlu olduğumuzun ispatı adeta…
Sizi seviyorum kızlar :)

06 Eylül 2010

Haydari

Salatalık Dilimleri Üzerinde Haydari

EN PRATİK MEZELERDEN BİRİ...
Açıkçası yakın zamana kadar Haydari ile ilişkimiz çok mesafeli idi.
Kendisini sadece rakı içenlerin yediği bir meze sanırdım :)
Haksızlık etmişim. Yapımı çok pratik, sunum seçeneği hayli fazla olan bu mezeyi şimdilerde sık sık yapıyorum.
Haydari yapmaya karar verdiğimde, her zaman olduğu gibi küçük bir araştırma yaptım.
Benim sadece süzme yoğurt, kuru nane ve sarımsaktan oluştuğunu sandığım bu mezenin bir çok püf noktası varmış meğer.
Bazı tariflerde içine beyaz peynir ya da labne peyniri konulmuş.
Bu kısım sizin damak zevkinize kalmış.
Ben baktığım tarifler içinde en çok uzman tv’dekini beğendim. Bir yemek blogu hazırlayınca, bir süre sonra sadece malzemelere bakarak bile o yemek hakkında karar verebiliyorsunuz, en azından ben öyle oldum artık :)
Tahminimde de yanılmadım, süper lezzetli bir meze oldu, son zamanlarda artık kaçıncı kez yaptığımı bile unuttum :) Böylelikle ölçüleri ve yapılışı da tam olarak oturdu.
Haydari’yi hiç bir şey yapmadan; üzerine zeytinyağı gezdirip, nane yaprakları ile servis edebilirsiniz.
Biraz vaktiniz var ise;
salatalık dilimleri üzerinde,
salatalığın içine doldurup dilimleyerek,
kızarmış minik ekmek dilimleri ya da mısır cipsi üzerinde sunabilirsiniz.

Malzemeler
  • 350 Gr. (5-6 tepeleme yemek kaşığı) Süzme Yoğurt
  • 40 Gr. (1 tepeleme yemek kaşığı) Tereyağ
  • 1 Çay Kaşığı Kuru Nane
  • 2 Diş Sarımsak
  • 1-2 Dal Taze Nane
  • Tuz

Yapılışı

  • Tereyağını orta ısıdaki ateşte eritin. Kenarlarından cızırdamaya başlayınca ateşi kapatın ve kuru naneyi ekleyerek karıştırın. Yağ iyice soğuyuncaya kadar 5-10 dk. bekleyin.
  • Yoğurdu bir kaba alın, ezilmiş sarımsak, tuz ve minik minik doğradığınız taze naneleri ekleyin. Çırpma teli ile karıştırın.
  • Naneli tereyağını, yoğurda 2-3 seferde ekleyin. Her ekleyişinizde çırpma teli ile iyice çırpın.
  • Yağın tekrar donarak, Haydari'nin kıvam kazanması için; buzdolabına koyarak, en az 3-4 saat bekletin.

NOT;

  • Yoğurt olarak; Ülker İçim süzme yoğurt, tereyağ olarak; Vakfıkebir tereyağ kullandım.

Haydari Dip

Haydari Dip

Cipsleri dip ile servis etmeyi seviyorsanız, Haydari ile mutlaka deneyin derim.
Muhteşem oluyor.
İster cipslerin üzerine krema sıkma aparatı ile sıkın, isterseniz birer kaşık koyarak taze nane ile süsleyin.
Ya da fotoğraftaki gibi Haydarinin üzerine cipsleri yerleştirin.

02 Eylül 2010

İmam Bayıldı

İmam Bayıldı

SAKINCALI GÜZEL 2 :)
İmambayıldı için; Karnıyarık’ın kıymasız kardeşi denirmiş.
O zaman adı da; “sakıncalı güzel 2” olmalı bence :)
Bu yaz -aslında her yaz olduğu gibi- patlıcanın hakkı verildi bizim evde.
Her türlüsü yapıldı, yendi. Beş altı kilo kadar közlenerek buzluğa kondu, daha ne olsun :)
Patlıcan ile ilgili bilgileri yayınladıktan sonra, yalnızca Patlıcan Tavası tarifi verebilmiş, arka arkaya patlıcan tarifleri veremedim diye üzülmüştüm.
Sirkeli Patlıcan, Patlıcan Dizmesi ve İmam Bayıldı ile açığı epey kapattım sanırım.
Hünerlopedi’ye yeni bir konu eklemenin zamanı geldi de geçiyor bile…
İmam Bayıldı’yı ilk kez olması gerektiği gibi yaptım, yani patlıcanları kızartarak ve soğanı kavurarak...
Annem tüm malzemeleri çiğden koyarak yapıp, yıllarca Zeytinyağlı Patlıcan’ı İmam Bayıldı diye yedirdi bize, geçen yıla kadar doğrusunu bilmiyordum inanın.
Hatta zeytinyağlı patlıcan’ı ilk yayınladığımda; adına İmam Bayıldı demiş, daha sonra Yaso’nun; “e bu İmam Bayıldı değil ki, zeytinyağlı patlıcan. İmam Bayıldı; karnıyarığın kıymasız halidir” demesi ile acı gerçekle yüzleşmiştim :)
Ah anne ahh, bir yemek bloggeri hiç böyle kandırılır mı? :)
Aşağıdaki tarif; orijinal olanı. “Patlıcanları kızartmak istemiyorum” derseniz, közleyerek ya da bir fırça ile iyice yağlayıp, fırında da pişirebilirsiniz.

Malzemeler
  • 8 Adet (minik) Patlıcan
  • 3 Adet (orta boy) Kuru Soğan
  • 2-3 Adet Sivri Biber ya da Köy Biberi
  • 3 Adet (minik) Domates
  • 2 Diş Sarımsak
  • 1,5 Su Bardağı Su
  • Sıvıyağ (patlıcanları kızartmak ve soğanı kavurmak için)
  • 1 Yemek Kaşığı Toz Şeker
  • Tuz, Karabiber

Yapılışı

  • Patlıcanları alacalı şekilde soyun ve bol tuzlu suda 1 saat kadar bekletin, daha sonra süzüp, iyice kurulayın.
  • Patlıcanları sıvıyağda, renkleri turuncu olacak şekilde kızartın ve kağıt havlu üzerine alarak, yağının iyice süzülmesini sağlayın.
  • Soğanları piyazlık (yarım ay şeklinde) ince ince doğrayın, sarımsakları dilimleyin.
  • Biberleri de ince ince kıyın, 2 domatesin kabuklarını soyarak minik minik doğrayın.
  • Bir tavaya 3-4 yemek kaşığı sıvı yağ koyun ve ısıtın, soğanları ve sarımsakları ekleyin, sürekli karıştırarak 3-4 dk. kavurun.
  • Soğanlar çok fazla ölmeden, biberleri ekleyin ve 2-3 dk. daha kavurun.
  • Domatesi ekleyin ve 1-2 dk. daha kavurup, tuz ve karabiber ile tatlandırarak, ateşi kapatın.
  • Patlıcanların ortasını açın ve şekeri tuz serper gibi patlıcanların üzerine serpin, boşluklara hazırladığınız karışımı pay edin.
  • Patlıcanları karnıyarık tenceresi denilen yayvan tencereye dizin.
  • Ayrı bir kapta; su, 1-2 kaşık sıvı yağ ve 1 adet domates rendesini karıştırın.
  • Karışımı tencereye (patlıcanların üstüne değil, tencerenin tabanına gelecek şekilde) ekleyin ve kısık ateşte 10 dk. kadar pişirin.
  • Soğuk hatta mümkünse bir gece dinlenmiş olarak servis edin.

İmam Bayıldı

Pratik Bilgi;

  • Yemek yaparken her seferinde bir iki diş sarımsak ayıklamak bana hep çok zor gelir. İki diş için ellerim kokar ve ince kabuklarını soymak çok sıkıcıdır.
    Bir süredir uyguladığım yöntem şu; sarımsağı aldığım gün hepsini soyup, ayıklıyorum. Sarımsak dişlerini bir plastik kaba (içinde peynir satılan, şeffaf plastik kutular ideal mesela) koyuyor ve derin dondurucuya kaldırıyorum.
    İhtiyacım olduğu zaman, istediğim miktarda kaşıkla alıyorum içinden ve sarımsak ezicide eziyorum, böylelikle elim, her seferinde değil, sadece bir kez sarımsak kokuyor :)
    Buzluktan çıkar çıkmaz sert oluyor ama 1 dk. kadar bekletirseniz kolayca eziliyor.
    Aklınızda olsun…

01 Eylül 2010

Erdek / 20-22.08.2010

erdek11

2010'un SON TATİLLERİ :)
Bu yıl leyleği havada gördük demiştim değil mi? :)
Gerçekten öyle…
Temmuz ayında neredeyse hiç İstanbul’da olmadığımız yetmiyormuş gibi, Ağustos ayında da üç gün kaçıverdik bizimkilerin yanına.
Hem onlar mutlu oldu hem biz…
Bu kez sadece Erdek ile sınırlı da kalmadık, Ocaklar, Narlı, Turanköy hepsine gittik, hepsinde denize girdik.
Ama hala favori denizin neresi derseniz; Erdek ve bahçemizin bulunduğu; Gedeve bölgesi.
İyi ki fotoğraflar var diyorum; her tatil dönüşü, aklına estikçe açıp bakmak, insanın memleketine olan özlemini biraz olsun dindiriyor. :)
Hele havaların serinlemeye başladığı bugünlerde sıcacık fotoğraflara bakmak çok keyifli…

Fotoğrafların tamamını büyük halleri ile görmek isterseniz; EN GÜZEL ANI’ya bakabilirsiniz…


LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin