11 Ağustos 2010

Blogların Korkutan Yükselişi :)

komsufirin-12

BİRAZ DERTLEŞEBİLİRMİYİZ?
Artık, çok iyi biliyorsunuz ki ben keyif aldığım her şeyi sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Denediğim ve beğendiğim bir tarif, özenerek kurduğum bir sofra, gittiğim bir tatil yeri, gezdiğim tarihi bir mekan, yemek yediğim ve memnun kaldığım bir restoran gibi…
Genelde yeme-içme ağırlıklı olsa da aslında yelpazem çok geniş, keyif aldığım her şeyi sizinle paylaşmak istiyorum, paylaşmazsam bir yanım eksik kalıyor sanki.
Fotoğraf makinemizin olmadığı o kısacık sürede buna bir kez daha emin oldum.

Biliyorsunuz uzun zamandır, çeşitli markalar blog yazarlarına etkinlikler düzenliyor, ürünleri hakkında bilgiler veriyorlar.
Blogundan hiçbir maddi beklentisi olmayan, mutfağa ve denediklerini okuyucuları ile paylaşmaya gönül vermiş bizlerin, fikirlerini merak ediyorlar.
Bu firmaların, bizlere çıkarcı bir gözle yaklaştıklarını düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum daha doğrusu.
Bende müsait olduğum her fırsatta bu davetlere katılıyorum, hem ürünü yakından tanıyorum, hem firma hakkında daha detaylı bilgiye sahip oluyorum, hem de arkadaşlarım ile hoşça vakit geçiriyorum.
Hepsini olmasa bile, bazılarını da sizlerle aktarıyorum…

Son zamanlarda sosyal paylaşım sitelerinde ya da bazı bloglarda çok çirkin bir karalama kampanyası sürüyor.
Bloglar reklam aracına dönüştü diye…
Özellikle bugün okuduğum bir cümle beni öyle üzdü ki :(
“Gazetelerdeki köşe yazarlarına bir iki satır yazdırmak çok maliyetli, oysa bloggerlar bir paket çikolata için, sayfalarca yazı yazıyorlar” diye bir cümle!
Ben bu şekilde yazıyor muyum, hayır… Katıldığım etkinliklerin hepsini yazsam ya da evimdeki hediye edilen ama blogumda söz etmediğim ürünleri görseniz şaşırırsınız, inanın dolaplar yetmiyor.
Peki, bir şekilde memnun kalsa da, kalmasa da ürün hakkında güzel şeyler yazanlar var mı? Ne yazık ki evet…
Bu eleştirileri neden üstüme alıyorum o zaman değil mi? Evet, alıyorum hem de seve seve…
Çünkü ben blogumu çok seviyorum, yazdığım her kelimeye çok özeniyorum ve bilmem kaçıncı kez aynı cümleyi kuruyorum; keyif aldığım her şeyi sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum…

Bu tarz; “çamur at izi kalsın” cümleleri kuran kişilere de tek bir şey söylemek istiyorum.
Siz de bir etkinliğe davet edilseniz –blogunuz olsun olmasın hiç fark etmez- güzel bir mekanda, en güzel ikramlar ile prensesler gibi ağırlansanız, zaten hobiniz olan mutfakta zaman geçirmeyi, profesyonel mutfaklarda ve ünlü şefler ile birlikte yemek pişirerek gerçekleştirseniz, sizinle aynı duyguları paylaşan, ortak hobiye sahip arkadaşlar ile tanışıp, kahkahaların ortalığı çınlattığı bir gün geçirseniz, bunu herkesle paylaşmak istemez misiniz?
Blogunuz yok diyelim, o günü sevdiğiniz herkese anlatmaz mısınız?

Sevdiği birinden hediye almak, herkesi mutlu eder, ya hiç tanımadığı birinden hediye almak?
Geçirdiğiniz harika günün sonunda, zaten mutluluğunuz tavan yapmış iken, “sizler için bir hediyemizde var” diyerek uğurlanmak yada kapıyı açtığınızda kargocunun size kocaman bir hediye paketi uzatması, kimi mutlu etmez, peki bundan kimseye söz etmek istemez misiniz?

Lütfen, bu tarz, kırıcı cümleleri kurmadan önce biraz düşünün, “boğaz dokuz düğüm” demiş atalarımız.
Herkesin damak zevki farklıdır, aynı yemeği beş kişiye ikram etseniz, her birinden farklı bir yorum alırsınız.
Sırf siz o tarz çikolata sevmiyorsunuz diye; “ayy, iğrenç… bloglar bu rezil ürünü tanıtıyor bir de” diye ağız ishali şeklinde konuşup durmayın.
Sanmayın ki, blogları aşağıladığınızda size alkış tutulacak –var ise- blogunuz ziyaretçi akınına uğrayacak, yok öyle bir şey…
Yılların usta gazetecileri zaten biliyorlardır, ben ise üç yıllık deneyimimde çok iyi anladım ki, okuyucuyu kandırmanız imkansız!
Hele ki bugün ak dediğinize, yarın kara diyor, okuyucuyu balık hafızalı sanıyorsanız…
Neyin doğru, neyin yanlış, ne samimi, ne reklam, okuyucu öyle güzel idrak ediyor ki bunu, siz hiç kafanızı yormayın.

Yemek dergilerini sürekli takip edenler bilirler, tariflerin yanı sıra, sofra önerileri, püf noktaları, temel bilgiler, yeni çıkan kitaplar, yeni çıkan ürünler ve markalar, hoş bir tatil beldesi, güzel bir restoran da yer alır…
İşte ben de blogumun; zamansız bir yemek dergisi olması hayaliyle çıktım yola…
Kullandığım markaları da yazıyorum, beğendiğim ürünleri de…
Sizlerin ilgisini sürekli hissettiğim içinde, kendimce doğru bir yoldayım diye düşünüyorum, yani bundan sonrada aynı şekilde devam edeceğim yazılarıma...
Doğru eleştirileri baş tacı yapıp, altı boş, iftira şeklinde olanları kulak arkası ederek...
Bloguna özen gösteren herkesin; bu şekilde yapmasını öneriyorum nacizane...
Unutmayalım; "meyve veren ağaç taşlanır"...

Ohh, vallahi rahatladım :) Sizinle dertleşmek her zaman iyi geliyor bana.
Siz bu satırları okurken, ben keyifli bir etkinliği yazıyor olacağım, bir sonraki yazı; “Özsüt Güllaç Tadımı Etkinliği” :)

19 yorum:

irem dedi ki...

Bu işe yeni gönül koyan biri olarak bu yazdıklarınızı canı gönülden küpe olarak kulağıma alır,yazınız ayrıca çok lezzetli olmuş ayrı bir ellerinize sağlık derim.

Sevgiler kucak dolusu.

Adsız dedi ki...

bişey sormak istiyorum sadece...neden hep etkinliklere aynı kişiler aynı bloggerlar katılıyor...bizimde ev hanımı olarak katılma şansımız varmı acaba...

dyt.kelebekdiyeti dedi ki...

merhaba müge hanım,

yazıyı soluksuz okudum ve hak vermemek elde değil.

blog yazmak yükselen bir trend... ve bu trendin içinde olduğum, bir blogger olduğum ve insanlarla bilgilerimi paylaştığım için çok memnunum.

"meyve veren ağaç taşlanır" demişsiniz ya çok haklısınız...

sevgiler...

Sevil Şahin dedi ki...

mügecim
yazını bende tüm arkadaşlar gibi soluksuz okudum
evet bizlere hergün bir kargo geliyor
her birini yazıyormuyuz hayır ama sevdiğim bir ürünü neden yazmayayım .
Örneğin geçen hafta katılıp ve inanılmaz keyif aldığım mövenpick dondurmaların workshop da tattığım lezzetleri neden okuyucularımla paylaşmayayım.Bu lezzetten neden onlarında haberi olmasın
Bizler çıkar gözetmeksizin emek ve para harcıyarak bu blogları oluşturuyoruz
Sırf bugun sayfama yazacak bir tarif olsun diye markete gidip dünya kadar alışveriş yapıyoruz yani hiç çıkarımız yok
Bu sözleri sarf eden kişi ve kişileri siddetle kınıyorum..
ben her zaman beğendiğim tatları ve ürünleri gerekirse sayfalarca yazacağım
bende bu blog dünyasında olduğum için inanılmaz mutluyum..

Ordanburdanhayattan dedi ki...

Müge tek kelimeyel yazdığın her cümlenin altına imzamı atarım arkadaşım. Tüm bu firma etkinlikleri sanırım yanlış hatırlammıyorsam UNO ile başladı geçen yıllarda, ya da ben ,ilk ona katıldığım için öyle biliyor da olabilirim. Sonra gerçekten bloggerı keşfetti diyorum ben. Dediğin gibi hem ünlü şefler eşliğinde harika saatler geçiriyoruz, hem arkadaşlarımızı görüp keyifli muhabbetler ediyoruz. Sonrasında da elbette bundan bahsediyoruz. Öyle ki ben gidip parayla yemek yediğim bir restorandan da bahsediyorum ya da kaldığı otelden de yazıyorum. Bunlar da hediye karşılığı asla. Bir de senin dediğin gibi eve arada gelen paketlerin hepsini yazsa idik oooo işin altından kalkılmazdı. Ama bir konuda ben yorumu yapana katılmak istiyorum. Aramızda bazı blogger arkadaşlarımız var ki onlar mimlendi bu konuda. Yapılan her etkinliği nasıl oluyorsa haber alıp kendilerini davet ettirmek için kırk takla atıyorlar, artık firmaların ajanslarına da bunlardan fenalık gelmiş durumda. Bloglarını açsan bir tane tarif göremezsin, her gün etkinlik yazanlar çok. Ben bunu da samimiyetsiz buluyorum. Arkadaşım yaz ama arada sen de birşeyler kat kendinden, o kadarı da fazla irrite ediyor insanları. Bence o yorumu yapan o tarz bloglara karşı yazmıştır diye düşünmek istiyorum ben.

Çok uzun yazdım farkındayım ama bir de bizlerin de katıldığımız etkinlikler ve bahsettiğimiz ürünlerle ilgili seçici olmamız gerekir. Eğer ki bir okuyucu kitlemiz var ise- herkesin kendine göre elbette- onlara haksızlık da yapmamak gerek. Ama dediğin de doğru okuyucuyu kandırmak da çok zor.
sevgiler canım

domatessepeti dedi ki...

müge hanım çok doğru buluyorum yazdıklarınızı her zaman güzel olan taşlanır.

mutfakteyze dedi ki...

Yazınıza sonuna kadar katılıyorum..

Hilal dedi ki...

çok çirkin bir söz olmuş, bir kutu çikolata uğruna demeleri. size katılıyorum, herkes kendini de biliyor. üzülmeyin, üzülmeyelim

bir demet feslegen dedi ki...

Müge, çok güzel yazmışsın her satırı için doğru söze ne denir.. diyorum..
Blogger mantığı, yemek blogu mantığı farklı bir şey.. Bahsettiğin yazıdan haberim yok,polemik amaçlı bir şey olduğu da belli zaten..
Keşke tüm bu etkinlikler her ile yayılsa, benim de tek sıkıntım bu konuda İst. ağırlıklı olması..
Keşke Ankarada da daha sık düzenlense..
Hiç takma kafana, seni okumak çok büyük bir keyif arkadaşım..
sevgiler..

Gamze Konuk dedi ki...

Mügecim,senin yazdığın her şeyden bir ders çıkaran, neredeyse her tarifini deneyen, senden aldığı şevkle mütevazi bloğunu yazmaya çalışan (!) biri olarak söyleyebilirim ki, sen her beğendiğini yaz, her beğendiğini paylaş, ki biz de bitmeyen öğrenme sürecimizde bir adım daha yol alalım sayende...

melda dedi ki...

Mügecim, herhalde bunu yazanlar yazılarımızı okuduktan sonra bizim o etkinliklerde ne kadar eğlendiğimizi anlayamamışlar.

dışardan bakıldığında söyledikleri gibi görünüyor olabilir ama bence bir araya gelmek, hayatta çoğu insanın biraz zor gireceği o üretim tesislerine, özel şeflerin mutfaklarına girmek bizim için çok kıymetli.

ben etkinliklerde yaşadıklarımı çevremde sevdiklerime nasıl aktarıyorsam, blogumda da öyle yazıyorum. abartısız, sade bir şekilde.

mesela, bugün bir fırının şefiyle birlikte ekmek pişirdiysem ben, bu deneyimimi gururla anlatırım herkese. bana da değer verip çağıranlara teşekkürümü de ederim. bence bu çok güzel birşey :)

bırak boşver, diğerleri istediği kadar konuşsun :)

Ordanburdanhayattan dedi ki...

Bu arada yorumumu tekrar okuyayım diye geldim, hem de diğer yorumları okumak istedim. O kadar hararetle ve çoşkuyla yazmışım ki harfleri kelimeleri unutmuşum:))
hala aynı fikirdeyim ve bence okuyucular da farkında olayın. işini hakkıyla yapanlar üzerine hiç alınmasınlar.

berna mutlu aytekin dedi ki...

O kadar güzel anlatmışsın ki bir kaç kelime ekleyip yazını blogumda paylaşmak isterim. eline kalemine ağzına sağlık. Oh be sen ferahladın ya ben de ferahladım yazını okuyunca.

Muge Cerman dedi ki...

Adaşım, ellerin dert görmesin, kanayan yaralara tuz basmışsın. BMA'nın dediği gibi sen ferahladın ama bizleri de ferahlattın satırlarınla.
Sevgi ve ışıkla kal...

zarpandit dedi ki...

ben başka neler neler duyuyorum bir duysan dudağın uçuklar malesef kişinin kalitesi düşükse böyle cümleler çıkabiliyor..ayrıca bazı bloggerların yaptıkları yüzünden arada yaşta yanıyor..ben ürünü gönderin reklamı yapayım diyeni duydum..daha başka söze ne hacet ?

Egeden Tarifler dedi ki...

Yazdıklarına katılmamak mümkün değil, kalemine sağlık canım, iyi ki içini dökmüşsün :)

pinarinyolu dedi ki...

Yazdıklarınıza katılıyorum. Yazılarınızı ve fotoğraflarınızı çok beğenerek takip ediyorum.Sevgiler.Pınar

Adsız dedi ki...

Müge Hanım,Merhaba

Ben sitenizi çok uzun zamandır büyük bir keyif ve ilgi ile takip ediyorum.Tariflerinizin çoğunu denemeye vakit bulamıyorum ama her gün mutlaka sitenizi ziyaret ediyorum yazılarınızı okuyorum.
Bu konu ile ilgili nacizane fikrimi söylemek istiyorum.Çeşitli markaların ürünlerini tanıtmak amacı ile sizlere düzenledikleri etkinliklere katılmanıza bir şey diyemem orası sizin bileceğiniz bir iş ama o ürünlerin güvenirliği,kalitesi,hijyeni...gibi vesaire konularda bilgiler vermeniz son derece yanlış sözüm sadece size değil diğer tüm arkadaşlara sizler bu konularda uzman kişiler değilsiniz o ürünler üretilirken kullanılan hammaddeler ve uygulanan işlemler konusunda bilgi sahibi de değilsiniz.O size çok hoş görünen dondurmaların ekmeklerin içersinde kullanılan hammaddeler hakkında en ufak bir bilginiz yok.Peki bu ürünlerin sizin önünüze gelene kadar geçtikleri işlemlerin insan sağlığı açısından ne gibi dezavantajları olduğunu biliyormusunuz ?
Lütfen firmaların sizin üzerinizden ucuz yolla reklam yapmasına izin vermeyin.
Yemek dergilerinin reklam alması kısmına gelince onlar tamamen ticari amaçlı kuruluşlar,sizin gibi bir hobi için çıkartmıyorlar bu dergileri oralarda çalışan insan sayısını göz önüne alacak olursanız bu giderlerin karşılanması için mutlaka reklam almak durumunda olduklarını göreceksiniz.Ama hiç bir yayın kuruluşu reklamlara kendi yorumunu katmaz lütfen bunu da unutmayın.
Bunlar benim nacizane fikirlerim.
Sabır gösterip okuduğunuz ve fikirlerime değer verip yayınladığınız için teşekkür ederim.
Sizi her zaman izlemeye devam edeceğim.Yeni tariflerinizi de sabırsızlıkla bekliyorum.
Saygılarımla

Dolunay Başeğmez

Berceste dedi ki...

Sevgili Muge, ben de Dolunay hanima katiliyorum bu noktada! Senin herseyi iyi niyetle yaptigini ve paylasmayi cok seven birisi oldugunu biliyorum. Ancak iyi niyetleri suistimal eden firmalar da var. Ben farkli bir ornek vereyim sizin cizginiz disinda, Avent mesela. Anne cocuk bloglarina davetler duzenleyip urunlerini tanitiyor, bunun uzerinden hediyeler veriyor. Ayni firma Haziran ayina kadar Turkiye pazarinda BPA'li urunleri satti, bugun yarin diye diye anneleri oyaladi. Yazdigim mektuplara istemiyorum dedigim halde urunleri ile geri dondu ve ne kadar iyi olduklari disinda bir ozur bile yazmadi. Ben simdi bloglarda boy boy bu firmanin reklamlarini gordugumde nasil iyi niyetli olduklarini dusunurum ki? Kendileri blog acmis, bir annenin uzerinden insanlarla baglanti kurmaya calisiyorlar. Iyi marka hatta en iyi marka diye dusunup cocuguma aldim ve cok yanildim! BPA'li oldugunu ogrendigim dakika beynimden vurulmusa dondum dusunebiliyor musun? Kanunlar buna izin veriyor deyip urunleri satmaya hala devam ediyor. BPA'siz olanlari dayanikli biberon diye tanitiyor. BPA'siz olduklarini one cikartmiyor ki ellerindeki BPA'li biberonlar da satilsin. Amerika, Kanada gibi ulkelerde satamadiklari nereye gidiyor bil bakalim? Su anda tumuyle BPA'siz uretime gecmis fabrikalari, peki madem durum boyle neden BPA'li olanlari piyasadan cekmiyorlar, onlar iyi ise neden BPA'siz uretme karari almislar? Kendi iclerinde celisiyorlar ama bizleri de tuketici olarak kullaniyorlar :( Cok cok ince cizgi bunlar... Babam gazeteci oldugu icin bu tanitimlari biz cok gorduk, cok yasadik. Kesinlikle cok iyi irdelemek gerektigini soyleyebilirim...

Sevgiler
Dilek

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin